Manisa Çöplüğü uzun yıllar yaydığı koku ve yangınları ile hep gündemdeydi. Biz gazeteciler için adeta ekmek kapısı gibi bir şeydi. Her yıl onlarca haber çöplükten çıkardı.
Tabii bu övünülecek bir durum değil. Neyse ki 2017'nin Ekim ayında Manisa Büyükşehir Belediyesi, Uzunburun Katı Atık Bertaraf ve Düzenli Depolama Tesisi'ni açarak Manisa'nın çöplük sorununu büyük ölçüde çözdü. Bence Cengiz Ergün'ün görev süresi içerisinde yaptığı en önemli iş budur.
Çünkü bir şehrin çöplüğü bertaraf edilemiyorsa o şehir için modern ve gelişmiş ifadeleri kullanılamaz.
Bu bağlamda Uzunburun Tesisleri Manisa'nın en değerli projelerinden biridir.
Uzunburun Tesisleri çalışadursun eski çöplükte ilgili haber akışı maalesef devam ediyor. Çöplük terkedilince meydan o bölgeye atılan veya bırakılan sokak köpeklerine kaldı. İlk başta sayıları çok da ciddiye alınacak kadar kalabalık değildi. Ancak zamanla büyük bir sürüye dönüştüler.
Karınları aç kalınca saldırganlaşıyorlar. Köpeklerin çoğu artık vahşileşmiş ve insanlardan iyice uzaklaşmışlar.
Hayvanseverlerden aldığım bilgiye göre an itibariyle çöplükte 300'den fazla köpek bulunuyor. Ve dehşete düşüren detaylar anlatılıyor.
Sık sık köpek cesetleriyle karşılaştıklarını anlatıyor hayvanseverler. Birbirlerini yiyen köpeklere bile rastlanmış. Çoğu kavga ettikleri için yaralı. Vahşileşmiş köpekler hem kendi cinsleri hem de insanlar için oldukça tehlikeli bir yatatığa dönüşmüş durumdalar.
Abartıyorsun diyenler için buyurun çöplüğe bir gidin önerisini yapabilirim. Ama bence denemeyin. Çünkü o bölgedeki köpeklerin birkaç hayvanseverin dışında hiç kimseye güvenleri yok. Ve bunu tavırları ile de zaten hemen belli ediyorlar.
Sadece çöplükteki köpekler sorun değil tabii. Manisa'da sayıları hızla artan sokak hayvanları başlı başına bir dram. En az insanlar kadar yaşamayı hak eden bu sevimli dostlarımız maalesef belediyelerin yeterli bütçe ayıramaması ve yeterli imkanları sağlayamaması nedeniyle toplumsal bir sorun haline geldiler.
İşin içinden kimse çıkamıyor.
Eskiden belediyeler maalesef toplu katliam yöntemi ile bu hayvanların sayısını azaltma yoluna giderdi. Bu ilkel ve vahşice yaklaşım son yıllarda hayvanseverlerin mücadelesi ve toplumda oluşan hayvan sevgisi hassasiyeti ile artık uygulanamıyor. Zaten böyle bir vicdan dışı davranışın hangi mantıkta yapıldığını birazcık hayvan sevgisi olan birazcık canlı sevgisi olan insanlar asla anlayamayacak.
Bugün gelmiş olduğumuz nokta hayvanlarla iç içe yaşayabileceğimizi göstermesi açısından umut verici.
Çarşı merkezinde dolaşırken kaldırımlarda huzur içinde yatan köpekler belki de geldiğimiz noktanın en önemli kanıtı. Ve beslenme sorunu yaşamıyorlar.
Ama her sokak hayvanı bu kadar şanslı değil. Ve her sokak hayvanı çarşı merkezindeki bu köpekler kadar sakin ve insanlara yakın da değil.
İşte hayvanseverlerle vatandaşları karşı karşıya getiren sorun da bu.
Aslında problemi çözecek olan belediyelerdir. Bu soruna tıpkı kaldırım yapmak, çöpleri toplamak, kanalizasyon ve su hatlarını döşemek gibi bakılması gerekir.
Bu da bir hizmet kalemidir.
Bu soruna bütçe ayrılması gerekir. Her belediyenin gerçekten kullanılabilir ve hayvanların huzur içinde yaşayabileceği barınaklar inşa etmesi gerekir.
Barınak ama ölüm kampı değil!
Sokak hayvanlarının hızlı bir şekilde müdahale edilerek kısırlaştırılması ve şehrin belirli noktalarında beslenme alanları oluşturulması gerekir. Üremeleri kontrol altında tutulmalı. Belki onlarca veteriner ve personel çalıştırılabilir.
Şimdi siz belediyelere sorsanız biz zaten bu hizmetin veriyoruz derler.
O zaman Muradiye'de, Horozköy'de, Laleli'de, Canlı Hayvan Borsası çevresinde, Manisa çöplüğünde ve şehrin çeşitli noktalarındaki bu hayvan sürüleri niye?
Ve hayvanlarla insanlar karşı karşıya geliyor. Bir çok vatandaş bu hayvan sürülerinden sevdiği halde ürküyor haklı olarak.
Toplum belediyelerden önce yatırım değil problemlerin çözülmesini istiyor ve talep ediyor.
Ve bu başlı başına bir problem.
Hayvanları toplayıp çöplüğe bırakmak sorunu çözmüyor. Hayvanları ölüme terk etmek, o canlıların yaşama haklarını ellerinden almak demek. Ha zehirlemiş, öldürmüşsün, ha götürüp çöplüpe bırakmasın, bir fark yok.
Ne mi yapılsın? Bütçe yaparken bu işe çok ciddi paralar ayırmanız gerekiyor.
Çöplükte, sokakta ve şehrin çeşitli noktalarında yardıma muhtaç hayvanların ve bu yardımı alamadığı için ölen hayvanların vebali ağır çünkü.
Hayvanları bu ölüm kalım savaşıyla baş başa bırakmak vicdani değil.
Manisa'da dram yaşanıyor.
Bir şeyler yapmak yetmiyor çok şey yapılmalı. Hayvanların yaşaması insanların insafına kalmışsa biraz insaf lütfen...