Partiler arasında yapılan görüşmeler, transferler, yer değişmelere her gün yeni bir fotoğraf ekleniyor. Belki ülke siyaseti iki kutuplu bir sisteme doğru ilerliyor.
Ya ilkeler!
Ya doğrular!
Ya fikirler!
İttifak olsun, olsun da seçmen ne yapacak?
Kime hangi doğruya göre oy verecek?
Kimsede siyasi görüş, duruş falan da kalmadı. Ülkücülük, sosyal demokratlık, muhafazakarlık hak getire… Merkez sağ ile sol birleşip garip bir oluşuma dönüştü.
Bir değil birkaç örnek vereyim. Hatta beyin yakan birkaç soruyla geldiğimiz noktaya biraz ağlayalım.
Manisa’dan, kendi çöplüğümüzden yola çıkalım.
2014 yerel seçimlerinde Ak Parti’ye oy veren 325 bin kişi şimdi ne yapacak? Ya da son genel seçimde Ak Parti’ye oy veren 400 bine yakın seçmen nasıl bir yol izleyecek?
Ak Parti teşkilatları MHP teşkilatlarıyla, hatta Cengiz Ergün ve ekibiyle nasıl bir seçim çalışması yapacak?
Ayrı ayrı çalışacaklarsa bunun adı nasıl ittifak olacak?
İttifaksa nasıl kol kola girecekler?
Devam edelim beyin yakmaya…
2014 seçimlerinde sırf Ak Parti kazanmasın, biraz da kendilerine yakın diye Cengiz Ergün’e oy veren en az 100 bin CHP’li 31 Mart 2019’da ne yapacak?
Kime oy verecek?
Kendi adayına mı?
Diyelim ki kendi adayına. Nasıl seçim kazanılacak? Hangi iddiayla?
İYİ Parti ile CHP ittifak yaparsa ortak aday kim olacak? Selçuk Özdağ olacaksa CHP seçmeni oy verecek mi? Başka bir isim olacaksa, kim?
İYİ Parti CHP’nin istediği adaya oy verecek mi?
Diyelim ki CHP-İYİ Parti ittifak yapmadı. Herkes kendi adayını çıkarmak durumunda kaldı. Bu durumda AK Parti ile MHP’nin de Cengiz Ergün üzerinde ittifak yaptığını varsayarsak, seçimler İYİ Parti ile CHP için bir formaliteye mi dönüşecek?
Ya ilçeler?
Kim kime oy verecek?
Meclisler nasıl paylaşılacak?
Her şeyden önemlisi bu matematik seçmene nasıl anlatılacak? Köylüye, çiftçiye, en ücradaki Ahmet amcaya, Ayşe nineye nasıl hangi dille izah edilecek?
Hadi bunlara da tamam. İttifaklar yapıldı, seçimler de sonuçlandı. Ondan sonra ne olacak? Siyaset daha mı kaliteli, daha mı düzeyli olacak?
Meclislerde komisyonların paylaşılmasından tutun da belediye başkan yardımcılıkları başta olmak üzere koltuklar kime nasıl pay edilecek?
Ya ilkeler!
Ya doğrular!
Ya fikirler!
Yok mu hiç önemi?
Kim hangi koltuğa kim nasıl bir hesapla oturacak?
Bak şu yanmış beynimle vardığım sonuç ne biliyor musunuz?
Madem siyasetin geldiği nokta bu. Vallahi seçmen sandıkta ne yaparsa haktır! Bu kadar karmaşık ve koltuk hesabı üzerine yapılan ittifakların seçmeni keriz yerine koymaktan başka izahı da yoktur.
O yüzden kimse benim seçmenim bu kadar seninki şu kadar demesin.
Siz böyle çorba olursanız seçmen niye tek çeşit olsun ki?