Dünyanın gözü önünde, İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulüm devam ediyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 11 bini çocuk, 7 bin 500’den fazlası kadın olmak üzere 27 bin 840 Filistinli öldürüldü, 67 bin 317 kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Her gün ayrı bir zulüm uyguluyor İsrail. Filistin’i açlıkla, soğukla, hastalıkla kısacası her türlü zalimlikle sıkıştırıyor. Haberlerde, sosyal medyada üşüyen, acıdan tir tir titreyen, kolu bacağı kopan, ölen çocuk, genç, kadın, yaşlı videoları görmeye alışır olduk.
Bu durum karşısında ikiye bölünmüş vaziyetteyiz. Kimimiz görmezden, duymazdan geliyoruz yaşanan vahşeti. Çocuğumuz paltosunu almadan soğukta dışarıya çıktığı zaman üzüldüğümüz kadar, katledilen çocuklara üzülmüyoruz maalesef. Empati yeteneğimizi, sağduyumuzu, hamiyet duygumuzu kaybetmiş durumdayız.
Kimimiz de için için kahrediyoruz kendimizi. Goethe’nin sevdiğim bir sözü var: Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir. Hassas kalpler, daha çok etkileniyor yaşanan olaydan.
Hani İstiklal Şairimiz Mehmet Akif, Seyfi Baba şiirinde, ziyaretine gittiği fakir komşusuna yardım etmek için elini cebine atıyor da cebinde para bulamıyor ya. O zaman şu sözcükler dökülüyor ağzından: Ya hamiyetsiz olsaydım ya da olsaydı param.
Eli kolu bağlı, yaşananları seyretmek…
Herkesin birbirine sorduğu, belki de nefsimizi susturmak istediğimiz bir soru yankılanıyor kulaklarımda: Ne yapabiliriz ki?
Evet, bireysel olarak elimize silahları, tankları, tüfekleri alıp İsrail’le savaşmaya gidemeyeceğimize göre, Filistin’de zulüm altında kalan din kardeşlerimiz için ne yapabiliriz?
1-Dua. Evet, zulüm altındaki din kardeşlerimiz için yapabileceğimiz dua etmek. Hadis-i şerifte, “Dua müminin silahıdır.” buyruluyor.
2-Buğzetmek. Hadis-i Şerifte, "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir." Madem yaşanan zulme engel olamıyoruz, zulmü yapanlara karşı kalben buğzetmeliyiz.
3-Boykot. İsrail, dünya pazarını elinde tutan güçlü bir ülke. Nerden baksan hepimizin evinde gerek eşya olarak gerekse kullandığımız gıda malzemelerinde İsrail ürünü vardır. Mümkün mertebe kendi çapımızda boykot uygularsak ekonomik açıdan İsrail’e tepki göstermiş oluruz. “Benim içtiğim bir bardak koladan, bir fincan kahveden ne olur?” diye düşünmemeliyiz. İçtiğimiz bir bardak kola belki de bir mermi olarak Filistin’e gönderilir. Böylelikle biz de zulme destek olmuş oluruz.
4-Maddi Destek. Şu an Filistin’in gıda ve maddi anlamda paraya ihtiyacı var. Güvenilir kuruluşlarla Filistin’e destek olmaya çalışmalıyız.
5-Gündem. Filistin’e yapılan zulmü sohbetlerimizde, sosyal medya hesaplarımızda dillendirerek gündemde tutmaya çalışmalıyız. Tepkiler ne kadar artarsa belki o derece etkileşim sağlanabilir.
Maddeler uzatılabilir sevgili dostlar. Rabbim başta Filistin’de olmak üzere, zulüm gören tüm insanların yardımcısı olsun.
Sağlıcakla kalın.