Eğer 1876 yılının yaz aylarında Fransa’da, Croisset şehrinde Madam Bovary’nin yazarı, gerçekçiliğin babası, büyük romancı Gustave Flaubert’i (1821-1880) ziyaret etseydiniz, onun evcil bir papağanı olduğu yanılgısına düşebilirdiniz. Çalışma odasının aralık kapısından şöyle bir başınızı uzatacak ve onun yazı masasının üstünde parlak yeşil renkli ve canlı gözleri olan bir papağan görecektiniz. Oysa masaya yaklaştığınızda gördüğünüz şeyin evcil canlı bir hayvan değil içi doldurulmuş bir papağan olduğunu anlayacaktınız.
Flaubert’in ve ailesinin çok sayıda evcil hayvanı oldu ama papağanları olmadı. Ailenin Neo adında siyah bir köpeği vardı. Flaubert’in kız kardeşinin bir keçisi, yeğeninin bir tavşanı vardı. Flaubert yaşamının son yıllarında da bir tazı edinmişti ama hiç papağan sahiplenmediler. Masasının üstündeki papağan da sinirlerini bozuyordu.
Gustave Flaubert birçok kesim tarafından modern romanın kurucusu kabul edilir. Madame Bovary romanı önce tefrika edilmiş, sonra kitap olarak yayımlanmıştı. Flaubert o sırada 35 yaşındaydı. Roman ahlaksızlık gerekçesiyle yasaklandı ve hakkında dava açıldı. Savcının mahkemede “Kim bu Madame Bovary?” sorusuna yazar ünlü cevabını verdi: “Madame Bovary benim!”
Flaubert’in ailesi varlıklıydı. Babası cerrahtı. İyi bir eğitim aldı ama hukuk fakültesinde okurken ilk sara nöbetini geçirdi ve okulu bıraktı. Babasının ölümüyle yüklü bir mirasa da sahip olunca eve kapanıp kendini tamamen yazmaya verdi. Gerçi tam olarak eve kapandı denemez. İstanbul da dahil olmak üzere birçok yere seyahatler yaptı. Malvarlığının çoğunu bu gezilerde harcadı. Varlıklı ama çok müsrifti. Terziye olan borcu Madam Bovary’den aldığı telif ücretinin iki katından fazlaydı. O yüzden neredeyse ölümüne değin annesinin korumasında yaşadı. Hiç evlenmedi. Ama aşk hem hayatında hem eserlerinde önemli bir yere sahip oldu. Şair Louise Colet ile sekiz yıl süren bir ilişki yaşadı ama evlenmediler.
Madam Bovary’nin yakaladığı ünden dolayı sonraki yıllarda çok rahatsız oldu. Kendisinin tek bir kitabın yazarı gibi görülmesi canını sıkıyordu. Bir gün başına talih kuşu konar da çok zengin olursa Madam Bovary’nin tüm kopyalarını satın alıp yakacağını söylüyordu.
Önemli yapıtlarından Salambo üzerine çalıştığı dönemde romana ara verip Üç Hikâye adıyla yayımlanacak öykülere ağırlık verdi.
İşte sizin onu ziyaret ettiğiniz 1876 yazında bu hikâyelerden Saf Bir Yürek için çalışıyordu. Öyküde elli yıl boyunca aynı evin hanımına ve onun çocuklarına, yeğenine hizmet eden yoksul bir hizmetçi kadın anlatılır. Kadının adı Félicité’dir. Kadının hizmet ettiği herkes zaman içinde ölür. Yalnız evin papağanı kalır. Kadın ona bağlanır. Papağan ölünce onu doldurtur. Öykünün sonunda Félicité de ölür. Papağan Félicité’nin çalıştığı evin komşuları tarafından armağan edilmiştir. Adı Loulou’dur. Öyküde bize şöyle tanıtılır:
“Adı Loulou’ydu; gövdesi yeşil, kanatlarının ucu pembe, alnı mavi, göğsü altın sarısıydı.”
Hizmetçi kadın papağana öylesine bağlanmıştır ki, ölürken bir papağan gördüğünü sanır:
“Dudakları gülümsüyordu. Yürek vuruşları yavaşladı; bir bir, her seferinde daha belirsiz, daha hafif- tıpkı suyu kesilen bir pınar, yitip giden bir yankı gibi. Ve son nefesini verdiğinde, açılan göklerde başının üstünde süzülen dev bir papağan görür gibi oldu.” (Saf Bir Yürek, Can Yayınları, Çeviri: Samih Fırat)
Félicité’nin yaşamının Flaubert’inkiyle paralellikler taşıdığı söylenir. Karakterleri arasında benzerlikler aranmasının yanında Flaubert’in dadısının da aileyle 55 yıl geçirmesi dikkate değer bir not.
Flaubert Fransa’nın Rouen şehrinde doğdu ve hayatının büyük bölümünü geçirdiği Croisset’de öldü. Saf Bir Yürek öyküsü için bir gazete haberinden esinlenmişti ve yazarken yanında bulundurmak için papağanı Rouen müzesinden ödünç almıştı. Bir mektubunda şöyle diyordu:
“Son üç haftadır çalışma masamın üstünde, önümde ne var biliyor musunuz? İçi doldurulmuş bir papağan. Orada nöbet tutuyor. Görüntüsü canımı sıkmaya başladı bile. Ama kafamı papağanlık fikriyle doldurayım diye onu orada tutuyorum. Çünkü şu sıralar yaşlı bir kızla bir papağan arasındaki sevgi üzerine yazıyorum.”
Ama papağanın gizemi burada bitmiyor.
Günümüzde Fransa’ya bir turistik gezi yaparsanız ve birbirine çok uzak olmayan iki Flaubert şehrini ziyaret ederseniz sizi bir sürpriz bekliyor. Rouen şehrinde Flaubert Müzesi’ni ziyaret ettiğinizde Loulou’yu görebilirsiniz. Müzede, duvardaki küçük bir girintide içi doldurulmuş bir papağan göreceksiniz ve yanında şöyle bir yazı:
“G. Flaubert tarafından Rouen Müzesi’nden ödünç alınan ve Saf Bir Yürek’in yazılışı sırasında yazı masasının üzerinde durmuş olan papağan; öykünün başkarakteri Félicité’nin papağanının adı Loulou’ydu.”
Seyahatinizin devamında Croisset’deki müzeye gittiğinizde aynı papağandan ve aynı yazıdan bir tane daha göreceksiniz. Peki hangisi gerçek Loulou?
Bu sorunun cevabını merak eden benim gibi edebiyattaki ayrıntılara tutkuyla bağlı okurlara bir kitap önereceğim. Bu yazıyı yazarken faydalandığım Flaubert’in Papağanı. (Flaubert’in Papağanı, Julian Barnes, Ayrıntı Yayınları, Çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu).
Kitapta Flaubert uzmanı, emekli doktor Geoffrey Braithwaite, her ikisi de yazara ait olduğu ileri sürülen iki papağanın peşine düşüyor. Acaba bunlardan hangisi sahte, hangisi gerçek papağan?
İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından Julian Barnes’ın Flaubert’in Papağanı yapıtı çok özgün bir eser. Bir “deneme-roman” olarak nitelendirilebilir.
Romanın ana öyküsünü Gustave Flaubert’in başından geçenler oluşturuyor. Yazarın hem eserleriyle hem yaşamıyla ilgili çok çarpıcı, aydınlatıcı bilgiler ediniyorsunuz.
Benim gibi sadece yapıtlar değil yazarların da peşine düşen okurlar için anlatıcı kitabın başlarında şöyle diyor:
“Yazılar bizi niçin yazarın ardına düşürür? Yazarı niçin huzur içinde bırakamayız? Kitaplar niçin yeterli değildir? Flaubert öyle olmalarını istiyordu: Pek az yazar yazılı metnin nesnelliğine ve yazarın kişiliğinin önemsizliğine ondan daha fazla inanmıştır; ancak yine de biz, itaatsizce onun ardına düşüyoruz.”
Flaubert’in Papağanı, hem yaşama, hem sanatın çekimine hem gerçek’e dair çok özgün, derinlikli bir kitap. Kapağında da Loulou var..