Önce Başbakan Erdoğan, dün de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ağırladı meydan. Hani dili olsa da konuşsa değil mi? Kaç kişiye ev sahipliği yaptı, kaç kişiyi taşıdı üzerinde?.. Matematiksel olarak bunu hesaplamak mümkün elbette. Meydanın metrekare büyük
Önce Başbakan Erdoğan, dün de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ağırladı meydan. Hani dili olsa da konuşsa değil mi? Kaç kişiye ev sahipliği yaptı, kaç kişiyi taşıdı üzerinde?.. Matematiksel olarak bunu hesaplamak mümkün elbette. Meydanın metrekare büyüklüğü malum.
Fen İşleri Müdürü Şehzadeler İlçesi Belediye Başkan Adayı Cem Çöllü ‘ye göre Cumhuriyet Meydanı 7 bin 300 metrekare büyüklüğe sahip. Metrekareye 3 kişinin sığdığı hesaplanırsa tam rakam 22 bin kişi. “Şayet yolları da sayarsak” diyor Çöllü, her yer tamamıyla dolsa meydanın alabileceği kişi sayısı 25 bindir.
Matematikten yola çıkarak siyasi sonuçlara ulaşabilir miyiz, bilmiyorum. Ancak “Meydanda kaç kişi vardı?” sorusunu sormayı artık bırakmalıyız. Çocukça, cahilce bir yarış bu. Bence 20 bin, sence 5-10 bin. Bir diğerine göre 30-50 bin... Tartışmanın dayanağı kaç kişinin olduğunu belirleme çabasından uzak. Hedef “Benim kalabalığım seninkini döver” hesabı.
Tartışmayı, çocukken oynadığımız çember çevirme yarışına döndüren de bu! Sidik yarışına ne gerek var? Meydanlarda artık bir mühendislik çalışması yapılıyor. Güç gösterisi yapmak için partiler adam taşımada kendilerini aştılar!
Yöneticiler ise ellerinde hesap makinesi meydanı tepeden izliyor. İzmir’den 50 otobüs, ilçelerden de 85 otobüs gelse, her otobüste 40 kişi olsa, vay efendim şu kadar insan yapar. Bu da meydanın şu kadarını doldurur...
Bakla hesabı...
Cumhuriyet Meydanı bu bağlamda talihsiz bir adres, talihsiz bir alan... Meydan her seçimde, her mitingde bu talihsiz hesabın içinde buluveriyor kendini. Sadece mitingler mi? Konserlerde de olan meydana olmuyor mu?
Sanatçıların korkulu rüyası oldu!
Cumhuriyet meydanını bu makus kaderiyle baş başa bırakmaktan başka çare yok. Aslında suçlu olan siyasi anlayışlar, çıkarımlar ve tavırlar... Daha doğrusu siyasi hırs ve ihtirasların toplumu sürüklediği noktadır acı sonuç! Siyaset matematiksel bir denklemin çok ötesinde... Bu işin sihrini belirleyen etkenler çok çeşitli, çok farklı. Sosyal ve ekonomik sebepler en başta geliyor. Sonra ideolojik kaygılar... Belirgin olan şey elbette sandık. Yani matematiksel nihai sonucun elde edildiği son nokta. Toplumun, seçmenin olaya koyduğu son notadan bahsediyorum.
Yakında MHP Genel Başkanı’nı da ağırlayacak Cumhuriyet Meydanı. Seçime kadar daha ne mitingler olacak. Hepsinin ardından hesap yapılacak. Hangisi daha kalabalıktı? Hesap ortada olmasına rağmen bu hesap ısrarla yapılacak. Yine ve yeniden... Düzenli olarak yapılacak!
Seçmen ne yapıyor biliyor musunuz? Hiç öyle hesap makinesini almıyor eline. Şöyle bir süzüyor liderleri, partileri. Alternatiflere bakıyor. Kötünün iyisini belirliyor ve seçiyor. Bu işin en basit anlatımı budur. İnanın bundan ötesi detay...
Şimdi söyleyin; “Hangi miting daha kalabalıktı?”
Bunun var mi bir önemi?