CHP’nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağını herkes merakla bekliyordu. Bu süreçte ortaya atılan isimlerin çoğu CHP’nin kimyasıyla pek uyuşmayan isimlerdi. Hatta bahsi geçen isimlerin bazılarının Ak Parti tabanına daha yakın olması işin en tuhaf yanıydı.
Aslında doğru olan kaybetsen de kazansan da gerçek samimi adayını bulup çıkarmaktır. Bu durum bütün siyasi partiler için geçerli. İttifak olsa bile mantıklı olmalı. İnsanın, yaşamın, siyasetin, gerçeklerin doğasına aykırı olmamalı.
‘Ben istediğimle ittifak yaparım siz oy verin’ demek seçmene hakarettir. Seçmen partisine körü körüne bağlı olmak zorunda değil. Bu pencereden baktığımızda iki sağ partinin ittifak yapmasını makul karşılayabiliriz. İki sol partinin de ittifak yapmasını, bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesini doğal karşılayabiliriz. Ama taban tabana zıt iki parti ‘biz ittifak yaptık, bugüne kadar düşmandık, birden bire dost olduk’ diyorsa bu inandırıcı gelmiyor insana. Seçmen nezdinde de gerekli karşılığı bulmuyor zaten.
Bu noktadan hareketle CHP’nin kendi içinden bir aday çıkarması en mantıklı olanıydı diyebiliriz. Çünkü rakip Ak Parti ve Türkiye’nin son 16 yılına damga vuran Recep Tayyip Erdoğan.
CHP ne zaman ‘Ak Parti kaybetsin de kim kazanırsa kazansın’ dese o zaman kendisi kaybetti. Dönün son 15-16 yıla bakın.
Bu bağlamda Muharrem İnce kararı en azından benim görüştüğüm CHP’li arkadaşların içine sinmiş gibi görünüyor.
Ama bu karar siyaset tarihinin en kritik kararlarından biri olarak da tarihe geçecek.
İnce ince siyaset kokan bir hamle. Kılıçdaroğlu’nun onca seçim kaybetmesine rağmen kendi partisinde seçimleri nasıl kazandığını anlamakta güçlük çekiyoruz ya işte bu hamle tam da onun yanıtı.
Muharrem İnce Kılıçdaroğlu’nu, Tayyip Erdoğan’a karşı defalarca yenilmekle suçlamıştı. Malumunuz… Kılıçdaroğlu ise öyle bir karar verdi ki, hem CHP'lilerin içine sinen bir aday belirledi hem de parti içindeki en ciddi rakibini "Hadi kolaysa sen çık Tayyip Erdoğan'ı yen" diyerek meydana itti. Topu da sorumluluğu da üstünden attı.
Müthiş bir hamle!
Futbolda ince pas diye bir tabir vardır. Sergen yapardı. Aradan öyle bir noktaya giderki top, defans çaresiz kalır.   
Eğer seçimleri CHP kazanırsa Muharrem İnce’yi aday yapan Kılıçdaroğlu takdiri toplayacak.
Tersi olursa, CHP kaybederse hiç kimse Kılıçdaroğlu’nu suçlayamayacak.
Muharrem İnce bir daha Kılıçdaroğlu’na, ‘Tayyip Erdoğan’a defalarca yenildin’ diyemeyecek.
Ve Muharrem İnce bir daha Kılıçdaroğlu’nun karşısında aday olarak çıkamayacak.
Sosyal medyada dolaşan bir espri günün özeti gibi… Erdoğan kazanırsa Muharrem İnce’den,  Muharrem İnce kazanırsa Erdoğan’dan kurtulacak.
Kılıçdaroğlu’nun İyi Parti hamlesi de enteresan. Seçimler ikinci tura kaldığında Meral Akşener’den 15 milletvekili kıyağının karşılığında adaylıktan Muharrem İnce lehine çekilmesini isteyecek. Bunu istemeye yüzü olacak en azından.
Cumhur ittifakının gücü ortada. Muhalefetin işi çok zor. Kılıçdaroğlu yapabileceğinin en iyisini yaptı. Bu bir gerçek. Yeterli mi değil mi ona millet karar verecek.
Ama bu hamle, Kılıçdaroğlu’nun araya attığı bu ‘ince’ pas Türk siyasi tarihinde unutulmazlar arasında yerini alacak.