Bülent Arınç’tan beklenen bir tutumdu bu. 80’li, 90’lı yıllarda böyleydi. 2000’li yıllardan sonra birazcık değişti. Unutturdu Ak Parti iktidarında o hallerini. Birkaç yıl meclis başkanlığı sonrasında bakanlık ve şimdi hükümet sözcüsü... Arınç’taki bu tarz

Bülent Arınç’tan beklenen bir tutumdu bu. 80’li, 90’lı yıllarda böyleydi. 2000’li yıllardan sonra birazcık değişti. Unutturdu Ak Parti iktidarında o hallerini. Birkaç yıl meclis başkanlığı sonrasında bakanlık ve şimdi hükümet sözcüsü... Arınç’taki bu tarz değişikliği muhalif olmamasından bence. Savunma pozisyonunda çünkü, mecburen... Onun son 10 yılda alışagelmiş çıkışlarına çok az rastladık. Bu yüzden cesur hatta pervasız söylemleri arka planda kaldı. Oysa Arınç’ı Arınç yapan bu değil ki. Postal sesini duyunca tir tir titrerken dönemin siyasileri, o hiç eyvallah etmiyordu. Arınç’ın duruşunu hatırlayın. İnandığı değerleri savunurken hiç geri adım atmadı. Hiç korkmadı. Görüş ve söylemleriyle bazı kesimler ondan nefret etti. Bu onun pek umurunda olmadı. Arınç gittiği her yerde tepki de gördü saygı ve sevgi de. Arınç bu haliyle bir sembol oldu.

Kitlelerin sevgisini de nefreti de fazlasıyla hissetti. Ama herkes saygı duydu.

Evet Bülent Arınç’tan beklenen bir tutumdu bu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile arasındaki diyalog ve yaşanan çelişkiyi günü, zamanı geldiğinde açığa vuracak, restini çekecekti. Bu bir isyan değil bir duruştu. Başbakan’a duyduğu muhabbetten kaynaklanan sitemdi, uyarıydı. Ak Parti’de Başbakan’ın karşısında bu duruşu sergileyecek kaç isim var?

İşte Arınç’ı Arınç yapan bu!

Kullandığı dile ne demeli?  

TRT’deki sitem dolu konuşmasına bir bakın. Öyle bir dil öyle bir üslup kullanmış ki, bir Başbakan’a bir lidere ancak bu dille sitem edilir, karşı konur, “ben buradayım” mesajı verilirdi.

Bazen çok sert bazen kardeşçe vurgular...  

Sizi bilmem ama ben bu duruşuyla Arınç’ın parti içinde ve kamuoyunda gücünü, karizmasını ve kişiliğini güçlendirdiğini düşünüyorum.

Yine eyvallah etmedi, yine umursamadı. Bu duruşun Ak Parti ve Başbakan Erdoğan nezdinde olumlu yansımaları olacağı aşikar. Kendine gelmek, sirkelenmek gibi bir şey bu...

“Beni kum torbasına çevirmeyin, yoksa...” dedi.

İşte asıl mesele, asıl mesaj burada...

Manisa açısından da çok manidar bir sonuç çıktı.

Arınç’ı kum torbasına çevirmek, onun izlerini silmek isteyenler Ak Parti’nin içinde pusuya yatmış, bekliyormuş meğer. Ak Partili gençlerin Ak Parti gurup toplantısında Başbakan’a olan sevgilerini göstermek amacıyla yapmış oldukları tezahüratların çekildiği noktaya dikkat? Gençlerin senaryodan haberi yok!  Sözde Başbakan ile Arınç arasındaki gerginlik Ak Partili gençleri memnun etmiş, onlar Başbakan’ı desteklemiş! Bunun adı da Manisa darbesi imiş! Halbuki haftalar öncesinden gurup toplantısına gidilmesi planlanmış. Talihsiz bir tesadüf! İnanın tersini işaret eden tek bir bulgu olsa burada tüm detaylarıyla yazardım.  

Gençlerin safiyane tavrının nasıl kullanıldığı irdelenmeye değer. İrdeleniyor...  

Bu duruma neredeyse zil takım oynayacak kadar sevinen Ak Partili isimlerin olduğu manidar bir gerçek. Severiz veya sevmeyiz, Manisa için bir değer olan Arınç’ın asıl kimler tarafından kum torbasına çevrilmek istendiği çok flu değil artık. Fırsattan istifade etmek diye buna denir.

Siyaseti ilke değil koltuk için yapıyorsanız hedefe giderken her şey mübah!  Bu kadar acı ve basit.

Arınç olan bitenin farkında... İl Başkanı Murat Baybatur ve diğerleri de... Bundan sonra ne olacağı konusuna gelince; Başbakan’a eyvallahı olmayan bir şahsiyetin pusudakilere hangi muameleyi yapacağını tahmin etmek zor değil. Sadece zamanını bekleyecektir...