İşin ironisi en çok “Allahh” diye bağıranlardan çekiyoruz çileyi. Devlet nedir diye işin felsefi, siyasi tanımına girsem çok uzayacak. Kısaca şunu sorayım. Devlet ne için var? Devleti yönetmeye talip olan siyasi oluşumlar ne vaat ederler?
Yurttaşların hayatını kolaylaştırmak ve hizmet etmek için. Tüm dünyada bu böyledir. Peki bizde?
Sizce de hep beraber, tüm yurttaşlar (bir kısım azınlık hariç) devlete ve yöneten siyasi erke biz hizmet etmiyor muyuz?
Milletin çıkardığı gazdan çevre vergisi alınacak neredeyse. Bu cümleyi silsem mi diye düşündüm, olur ya eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim. Şöyle bir şey olabilir, olmaz demeyin ne olmazlar oldu düşünün. Peşin fiyatına 4 taksitle Gazmatik! Taktır, ceza korkusu olmadan gönlünce koyver gitsin! Üstelik 500 TL’lik koku filtresi kampanya süresince hediyemiz!
Muhtemelen kontrolü de TÜVTÜRK’e verilir.
-Sal abi, sal sal.
-Kardeşim olmuyor yok şu an
-Abi niye sıra numarası aldın o zaman?
-E aldığım zaman vardı. Sıram gelince almadınız ben de tutamadım.
-Abi bu vana boşuna mı? Kapasana 1 saat.
-Karnım ağrıyor o zaman
-Ooooo herkes böyle yapsa iş mi yürür? Arada kapayıp, kapayıp alışacaksın. Öyle eskisi gibi her istediğinde zart zurt olmaz. Eskidendi o…!
Olmaz deme güzel kardeşim. Olur mu olur, Türkiye’de olur. Yaparsa da malum parti yapar.
TÜVTÜRK demişken dün aracımı muayeneye götürdüm. Online randevumu aldım, uygulamasından da sıra numaramı edindim. Vay be dedim süper. Uygulamadan numara ilerleyişini dahi görüyorsun. Pek alışık olmadığımız kadar şahane sistem. Numaram yaklaşınca çevirdim kontağı gittim. Hava müthiş sıcak, alanda da öyle beklenecek iklimlendirilmiş bir alan veya gölgelik, ağaç altı bir alan falan yok. Aracımda klimamı açtım yarım saat kadar bekledikten sonra sıram geldi vezneye geçtim.
Önündeki blok camdan ötürü veznedar ile konuşmak biraz güç. Sürekli eğilip kulağını en alt bölmeye doğru tutman gerekiyor. Bu nedenle konuşma süresince sürekli bir eğil kalk durumu var. Evraklarımı uzattım ve eğildim duymak için;
-Kredi kartı ile mi, nakit mi ödeyeceksiniz? dedi veznedar. Eğilmiş halde dedim ki;
-Ne kadar tutuyor?
Cevap;
-Sisteme girmeden bilemem.
Eğilmiş halde devam ediyorum konuşmaya;
-E girin o zaman? Cevap beni benden aldı;
-Nasıl ödeyeceğinizi söylemeden sisteme giremem.
500 mü, 5000 mi, 1000 mi ne bileyim ben? İşin sonu rezil olmak var, arkamda sıra bekleyen işimi bitirmem için gözünü üzerimizden ayırmayanlar var. Ben eğilmiş halde devam;
-Kredi kartı olsun.
Veznedar;
% 4.5 komisyon var.
Arkadaşlar kendi çapında mütevazi bir iş insanıyım. Bankalara ödediğim kredi kartı komisyonu %3.7, TÜVTÜRK’ün ülke geneli cirosu ve bankalar karşısındaki pazarlık gücünü düşünürsek bu oran fahiş, soygun, arsızlık.
Zaten ödenen rakamlar öyle az buz değil. Neyse daha fazla eğilerek konuşmak istemedim, uzattım kartı, aldım öpücüğü çıktım vezneden. Tekrar aracıma geçtim, bilgisayarımı açtım bir yandan iş yaparken diğer yandan tabeladan numaramı takip ettim. Yarım saat kadar sonra sıram geldi ve perona yanaştım. Ardıma da iki araç geldi. Önümdekinin işi bitince bir görevli geldi ve;
-Sıranız değil aracı çeker misiniz? dedi.
-Yoo benim sıram, işte numaram, look at the tabela! dedim.
-Yohh. dedi. Tabelaya göre ilerlemiyor.
-Nasıl yani dedim, bu koca tabelalar ve burada dönen rakamlar bir şey ifade etmiyor mu?
-Yohh. dedi. Biz ismini anons edeceğiz. Biz seni çağıracağız. Şimdi sıradan çıkın.
İçimden bir takım yer ve kişilere selam göndererek çıktım tekrar park ettim. Hava berbat sıcak, klima açıp cam kapasam anonsu duyamam, cızırtılı Türkçesi mevzu bahis. Mecbur açtım camları, kökledim klimayı, kulağım hoparlörde bekledim. Ya kışın ayazda olsa? %100 hasta olur gidersin.
Yarım saat kadar sonra, ter silmekten peçetem bitmek üzere iken müjde geldi. Perona yanaştım, aracımı verdim. Alan görevli;
-Arka tarafa geçin bekleyin dedi.
100-150 metre kadar yürüyüp binanın arkasına geçtim. Bu arada idari ofislerde klimalar maşallah var güçleri ile amirleri mutlu ettiğini gördüm ve içimden selamladım.
Bina arkası cehennemin alası. Size yemin ediyorum gölge 1 milimetre alan yok. Araçlarını bekleyenler kızarmış tavuk gibi her yeri eşit pişsin diye bi o yana bi bu yana yürüyorlar. Binaya girmek kesinlikle yasak ve önünde bir sundurma dahi yok. Benim de berbat güneş alerjim var. Yani size bu satırları trafik lambası kırmızısı yüzümle yazıyorum. Ama en azından yüzüm var.
Vatandaşın tonla parasını alıp, yetmezmiş gibi %4.5 kredi kartı komisyonu adı altında kazıklayıp bir de böyle muamele yapmak yüzsüzlük ve utanmazlıktır.
Şahane sistemleri siz vezneye gelene kadar.
Sonrası Çile Bülbülüm Çile..
Haydi hep beraber…