Manisa Kitap Fuarı Kentpark'ta devam ediyor. Bugün çok anlamlı bir etkinlik vardı. Söyleşinin kahramanı Manisalı yazar Yusuf Atılgan...

Yazar Engin Topuz ile Murat Şahin, Yusuf Atılgan'ı anlattılar. 

Manisa'da Simge rüzgarı esti Manisa'da Simge rüzgarı esti

Atılgan'ın hayatı boyunca çok okuduğu için az ürettiği ifade edildi. Aylak Adam ve Anayurt Oteli isimli kitapkarının o dönemde değerinin çok anlaşılmadığı ancak öldükten sonra eserlerinin derinliğinin ortaya çıktığı vurgulandı. 

Hacırahmanlı'da yaşadığı dönemde çok güzel izler bıraktığı belirtildi. Hacırahmanlıspor'u kuran Atılgan' ın tarımla uğraştığı, bu dönemde çok okuyup kitaplar yazdığı ifade edildi. 

YUSUT ATILGAN KİMDİR? 

27 Haziran 1921'de Manisa'nın Göktaşlı mahallesinde doğdu. Manisa İdadisi mezunu olan babası Hamdi Bey, Düyûn-ı Umumiye'ye bağlı olarak aşar memurluğu yapmıştır. Ataları 1847 yılında Yunanistan'dan Manisa'ya göç etmiştir. Babasının bir çeşit tahsildarlık görevi olan "kol memuru" sıfatıyla köyleri dolaştığı sırada Manisa şehir merkezinde doğan Atılgan'ın ailesi, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlıların ayrılırken şehri yakmasının ardından şehre yirmi kilometre uzaklıktaki Hacırahmanlı köyüne yerleşti. Annesi Avniye Atılgan, duygusal romanlar okumaya düşkündü ve okuduklarını oğulları Yusuf ve Turgut ile paylaşmaya önem veriyordu. İlkokulun ilk üç yılını Hacırahmanlı'da okuduktan sonra Manisa şehir merkezindeki Necâti Bey İlköğretim Okulu'nda ilk ve ortaöğrenimini tamamladı. Edebiyat zevkinin aşılanması bakımından okul kadar Muradiye Kütüphanesi'nde geçirdiği zamanlar da etkili oldu. Lise eğitimini ise Balıkesir Lisesi'nde tamamladı. İngilizce öğretmeni Behice Boran'dı. Şehir merkezindeki kitapçıdan ödünç aldığı kitaplarla edebiyat beğenisi zenginleşirken ilk edebî metinlerini de burada yazmaya başladı. Lise son sınıfta yazdığı köyde geçen suç romanını yayımlatmadan yok etti. 1939'da İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde okumaya başladı. Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edib Adıvar, Reşit Rahmeti Arat ve Ragıp Hulusi Özdem'in öğrencisi oldu. Ali Nihat Tarlan'ın danışmanlığında "Tokatlı Kânî: Hayat-Şahsiyet-Eser" adlı mezuniyet teziyle 1944'te mezun oldu. Üniversite yıllarında Türkiye Komünist Partisi’ne bağlı İleri Gençlik Birliği’ne katıldı; burada Mihri Belli ve Nuri İyem ile tanıştı. Mezuniyetin ardından altı aylık askeri eğitimini tamamladı ve o zamanlar Akşehir'de bulunan Maltepe Askeri Lisesi'nde öğretmenliğe başladı. Dönemin komünist tevkifatı esnasında tutuklandı, on ay hapis yattıktan sonra öğretmenlik yapma hakkı elinden alınarak 25 Ocak 1946'da serbest bırakıldı. Hacırahmanlı'ya döndükten bir yıl sonra babası vefat etti. Ailenin çiftçilik işleriyle uğraşmaya başladı. Annesinin tavsiyesi ile kendi köylerinden olan ve annesine ev işlerinde yardımcı olan Sabahat ile evlendi. "Parmakkapıdaki Pansiyon" adlı romanını bu esnada yazdı ancak bu romanı da yayımlatmadan yok etti. 1952 yılında tüm çiftçilik işlerini yakın arkadaşı Akif Taşçı'ya devrederek edebiyata yoğunlaştı. Bu dönemde özellikle William Faulkner'ın eserlerini okudu. 1954 yılında Tercüman Gazetesi'nin hikâye yarışmasına iki farklı takma ad ve öyküyle katıldı. Kayınbiraderi Nevzat Çorum'un adıyla katıldığı "Evdeki" öyküsü birinci olurken, Ziya Atılgan adıyla katıldığı "Kümesin Ötesi" yedinci oldu. Ancak Yusuf Atılgan ödülü almaya gitmedi. Aynı yıl eşinden de boşandı. 1958 yılında Aylak Adam romanıyla Yunus Nadi Roman Mükâfatı'nda ikincilik ödülünü aldı ve 5000 lira kazandı. Bu sefer ödülü almak için İstanbul'a gelen Atılgan, hemen sonrasında Hacırahmanlı'ya döndü ancak dönemin kurumsal dergilerinden Varlık ve genç kuşağın yayınlarından a Dergisi ile bağlantıları oldu. Nitekim Bodur Minareden Öte adlı öykü kitabı ilk olarak a Dergisi Yayınları tarafından basıldı. Soren Kierkegaard'ın varoluşçu düşüncesiyle ilgilenmeye başladı. 1961 ve 1962 yıllarında Değişim dergisinde Kierkegaard'dan yaptığı çeviriler yayımlandı. Hacırahmanlı'da Franz Kafka ve Marcel Proust'u okudu. 1965'te "Eşek Sırtındaki Saksağan" romanını teknik bakımdan Faulkner'ın Döşeğimde Ölürken romanına benzediği gerekçesiyle yaktı. Aynı yıllarda "Sapık" adlı romanını ve adı bilinmeyen başka bir romanını daha yok etti. 1973'te ikinci romanı Anayurt Oteli yayımlandı. 1976'da kendisini Aylak Adam romanındaki C. ile özdeşleştiren ve bir süre mektuplaştıkları Serpil Gence ile evlendi ve İstanbul'a yerleşti. 1979'da oğlu Mehmet dünyaya geldi. Aynı yıl Milliyet Karacan Yayınları'nda redaktörlük yapmaya başladı. Sonrasında Can Yayınları'nda bu işine devam etti. 1986'da annesini kaybetti. 1987'de Anayurt Oteli Ömer Kavur tarafından filmleştirildi. 1989 yılında art arda hastalıklar geçirdi. Böbrek taşı düşmesi, fıtık ameliyatı ve beyinde kan pıhtılaşmasını takiben kalp krizinden öldü. Üsküdar'daki Bülbül Deresi Mezarlığı'na defnedildi.

Editör: İclal Çiçek