Bu güvercin tarihte ilk kez Manisa’da yetiştirildi
Şehzadelikleri döneminde Manisa'da kalan padişahların kendilerine has bir güvercin ırkına sahip olma istekleriyle ortaya çıkan Hünkari cinsi güvercinler hala meraklıları tarafından yetiştiriliyor. Soyları tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu ırk, görünüşü ve küçük gagasıyla gören herkesi kendine hayran bırakıyor. Osmanlı sarayında yetiştirildiğini bildiğimiz ırklardan biri olan Hünkari adı ile bilinen bu ırk hala Manisa ve İzmir bölgesinde meraklıları tarafından yetiştiriliyor. Hünkari adı yalnız sarayda yetiştirilmesinden gelmektedir. Hünkara ( padişaha ) ait anlamına gelen hünkariadlandırması, bu güvercinlerin saray dışında yetiştirilmesinin yasak olmasından ileri gelmektedir. Bu yasaklama ırkın korunmasını amaçlamaktadır. Osmanlı devleti döneminde çeşitli saraylarda ve özellikle de Manisa’da bulunan şehzade saraylarında yetiştirildikleri bilinen bu ırkın orijinal özelliklerinin son döneme kadar bozulmaksızın korunduğu biliniyor. Ülkemizde bugün Hünkari adı ile bilinen güvercinler, dünya üzerinde “Oriental frill” adı ile tanınıyorlar. Oriental frill ırkının kökeninin Türkiye olduğu ve Türkiye’de Manisa ve İzmir illeri ile çevresinde yetiştirildiği bir çok yabancı kaynakta geçiyor. Fransızlar bu ırka “Cravate Oriental” adını verirken, Almanlar “ Oriental Movchen” demektedirler. Hünkari ırkı güvercinler Anadolu’da yetiştirilmiş kendi ırkımız olmakla birlikte, bugün ülkemizde tükenme noktasına gelmiştir. Hünkari, Osmanlı devletinin son dönemlerinde, padişahın emri üzerine yurt dışına ve özellikle de Avrupa ülkelerine gönderilmiştir. Bu ırkımızın Avrupa ülkelerine ilk gönderiliş tarihi 1864 yılında, Sultan Abdülaziz döneminde gerçekleşmiştir.
Üç kıtaya yayılmış Osmanlı topraklarındaki farklı ırktaki güvercinler, Manisa Sarayında toplanmış ve burada zengin bir güvercin koleksiyonu oluşturulmuştur. Bu çeşitlilik içinde melezleşme çalışmaları sonucu üretilen “Hünkari” ırkı, kanaryadan küçük gagaları ve her renkteki ebruli-dantelli ve bir tüy veya telekte, en az üç renkli desenleriyle eşsiz güzellikte bir güvercin cinsi olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nde dikkati çeken bir özellik, güvercinlerin Osmanlı sarayının değerli hayvanları arasında sayılması ve sarayda yetiştirilen güvercinlerde kesinlikle melez ırk bulundurulmamasıdır. Hatta saray yönetimi güvercinlerin eğitilmesi, ıslahı gibi konularda bilgisine başvurulmak üzere yurtdışından uzmanlar getirmekten bile çekinmemektedir. Bu konuda 1883 yılında Fransa’dan Möso Jumbar adlı bir güvercin uzmanı getirildiği ve uzmanın konu ile ilgili olarak yazdığı bir yazının çevirisinin güvercin yetiştiriciliğinde kullanıldığı gösteren bir belge bulunmaktadır. SULTAN CAMİ’DE NOSTALJİ Hünkari ırkı çok bilinmiyor ancak Manisa ve İzmir civarında profesyonel bir şekilde yetiştiriliyor. Manisa ve İzmir’den yetiştiriciler yaklaşık 30 adet Hünkari cinsi güvercini Sultan Cami ve çevresindeki bir zamanlar atalarının yetiştirildiği tarihi mekana getirerek anavatanlarıyla buluşturdular. Bir zamanlar padişahlar tarafından yetiştirildikleri tarihi caminin avlusunda kurulan kafeslerde sergilenen güvercinler büyük ilgi gördü. Tarihi camiyi ve çevresini gezmeye gelen vatandaşlar ilk kez gördükleri Hünkari cinsi güvercinleri yakından inceleme fırsatı buldular. BAKIMI ZOR AMA ZEVKLİ Manisa’nın Muradiye beldesinde yıllardır Hünkari cinsi güvercinler besleyen Mehmet Arabaci, bu işi merakından dolayı yaptığını söyledi. Bu ırkın bakımının çok zor olduğunu hatırlatan Mehmet Arabaci, “Bu güvercinlerin gagası çok küçük. Bu nedenle yavrularını besleyemiyorlar. Biz bu güvercinlerin yumurtasını diğer cins güvercinlerin altında kuluçkaya koyup, üremesini sağlıyoruz. Buda gerçekten çok zahmetli bir iş ama keyifli. Irkın devamı için her güvercin meraklısı bir çift Hünkari beslemeli. Hünkari’nin anavatanı Manisa. Padişahlar gelen misafirlerine hediye olarak veriyordu. Manisa’ya özgü bir kuştur. O dönemlerde halk tarafından beslenmesi yasaktı. Ancak Osmanlı dağıldıktan sonra bu kuşlar sadece Avrupa’da ve dünyada yetiştirildi. Bizde bu kuşları çeşitli yollarla Manisa’ya getirdik ve çoğalttık. Herkesin yetiştirip tarihine sahip çıkması lazın” dedi. Hünkari güvercinleri İzmir Bornova’daki evinde beslediğini dile getiren Yaşar Demirkaya, “Bakımı zor ve hassas bir ırk. Güvercinlere çocukluğumdan beri merak duydum. Bugüne kadar çeşitli güvercinler besledim. En sonunda kendi ırkımız olan Hünkari’yi beslemeye başladım. Hünkari bize has bir güvercin. Fiyatları pahalı bir ırk. Çünkü üretimi zor. Bunlar süs güvercini olarak geçiyor. Fiziki yapısı, gagası, paçasıyla fiyatı belirlenir. En küçük gagalı olanlar en pahalı olanlardır. Burada zamanında yeterince sahip çıkılmadığı için dış ülkelerde ırkı devam ettirilmiş. Biz de oradan getirdik bazı güvercinleri” dedi. PENGUEN KADAR İRİ VE SEVİMLİ İzmir Hatay’da güvercinleri yetiştirildiğini dile getiren Ömer Bozkuş ise kuşların kanat yapısına ve desenlerine dikkat çekti. Kanatlarında Osmanlı tuğrasını andıran desenler olduğunu belirten Ömer Bozkuş, bu nedenle Osmanlı’da bu kuşların çok sevilmiş olabileceğini söyledi. Kuşların Bolondenet ve Saltenet olmak üzere iki desen ve 12 çeşit renkte olduğunu belirten Ömer Bozkuş, kuşların fiyatlarının 2 bin liradan başlayıp 10 bin liraya kadar alıcı bulduğunu sözlerine ekledi.