Ankara’da suikast sonucu öldürülen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin açılan davanın ilk duruşması Sincan Cezaevi’nde başladı. Sanıklar 19 ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıktı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, duruşma salonunda Ayşe Ateş'in yanında oturdu.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Sinan Oğan salonda yer aldı.

Duruşma saat 09:30 civarında başladı.

DOĞUKAN ÇEP, SALONDAN ÇIKARILDI: "BAY KEMAL NEREDE"

22 sanık jandarma eşliğinde salona getirilerek duruşmada hazır bulunurken azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep, "Bay Kemal nerede" diye bağırınca duruşma salondan çıkarıldı.

Duruşmanın başında mahkeme başkanı, taraflara, "Herhangi bir sataşma, laf atma olmasın. Gerek sanıklar gerek müşteki tarafından. Bunlara gerek yok. Bırakın işimizi yapalım. Tahrik etmeye çalışanlar olabilir. Meseli şahsileştirmeyin. Aşağıda bir sanığımız varmış. Salona gelmeden önce bazı sözleri olmuş, olabilir. Sabırlı olacaksınız, sakin olacaksınız, tahriklere kapılmayın" uyarısında bulundu.

Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.

MHP'NİN KATILIM TALEBİNE RET

Bu sırada, müşteki sıralarında söz alan MHP avukatları, davaya katılma talebinde bulundu.

Mahkeme Başkanı, suçtan zarar gören sıfatı bulunmaması nedeniyle MHP’nin katılma talebini reddetti.

Mahkeme salonundaki izleyiciler kararı alkışladı. Mahkeme Başkanı izleyicileri uyardı.

Daha sonra, mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

ERAY ÖZYAĞCI, DOĞUKAN ÇEP'İN AZMETTİRDİĞİNİ SÖYLEDİ

Davayı takip eden gazeteci ve BirGün yazarı Timur Soykan, tetikçi Eray Özyağcı'nın duruşmada savcılıktaki ifadesini değiştirdiğini aktardı.

Savcılıktaki ifadesinde cinayeti kendisinin planladığını söyleyen Özyağcı, mahkemedeki savunmasında kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini şöyle ifade etti:

"Benim Ankara’ya gitmem lazım’ dedim Doğukan Çep’e. Bana araba ayarladı. Doğukan Çep’in azmettirici olduğunu saklamak için başlangıçta farklı ifade verdim sanki ben planlamışım sadece gibi, onu korumak satmamak için. Ben Suat abiden haber almadım. Doğukan’dan haber aldım bana Sinan Ateş’in yanında iki kişi olduğunu söyledi ve bana ‘Ayaklarından vur sadece Sinan Ateş’in, diğerleriyle uğraşma’ dedi. Ben sadece ayaklarına ateş ettim. Ben kaçarken Sinan Ateş’in yanındakiler bana ateş etti. Ben de onlara. Ben kaçarken ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diye sesler geldiğini işittim. Sonrasında motora bindik ve Gölbaşı’na doğru gittik. Ardından beni Doğukan aradı ve ‘Sinan Ateş ölmüş, ben sana demedim mi ayaklarından vur’ dedi. Ben de ‘Vallahi ben sadece ayaklarına ateş ettim’ dedim."

"BEN DOĞUKAN ÇEP'İN HAS KARDEŞİYİM"

Tetikçi Özyağcı, devamında şu savunmayı yaptı:

"Beni Yunan askerleri yakaladı. Bana ‘Türk müsün diye sordular ve dövdüler sonra attılar. Ardından da Türk askerlerini gördüm kaçmadım. Emniyete geldiğim ilk andan itibaren de baskı başladı bana. İşkence yapmadılar ama baskı yaptılar. Savcı Dursun Ali Kaya ‘bu davanın siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey’den emir aldıysan söyle. Durdu Özer ise ‘MHP’li iki ismi ver yeter. Biz seni koruruz’ dedi. Ben de ‘Ne yaptığınızı anlamıyorum, buna alet olmam. Ben suç işlemiş bir insan olabilirim ama karaktersiz değilim. Tanımadığım insanlara iftira atmam. Bana araç fotoğrafları gösterdiler, insan fotoğrafları gösterdiler, Hiçbirini tanımıyordum. Bana ‘ölümden korkmuyor musun? Seçimden sonra her şey değişecek. Sana en yüksek cezayı yazacağım’ dedi. Ben Doğukan Çep’in has kardeşiyim. Benim abim Doğukan Çep’in Sinan Ateş ile yaşadığı sorunlar nedeniyle ayaklarına sıkmak istedim. O ne dediyse onu yaptım. Tahliye talebim yok."

Özyağcı, savunmasında savcıların MHP'yi, MHP'li isimleri suçlaması için baskı yaptığını savunarak, iddianamede kaçırıldığı anlatılan Ülkü Ocakları'na tahsisli aracı hiç görmediğini iddia etti.

Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

Özyağcı, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, "Hatırlamıyorum" dedi.

Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağcı, "Abim bana ne diyorsa onu yaptım" ifadesini kullandı. Sanık Özyağcı, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim" cevabını verdi.

DOĞUKAN ÇEP: DAVANIN BAŞ AKTÖRÜYÜM

İfade bitince azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep söz aldı. "Ben bu davanın baş aktörüyüm, azmettiricisiyim. İfade vermek istiyorum" dedi. Mahkeme Başkanı "Sıranı bekleyeceksin" dedi.

Sanık Vedat Balkaya, kendisine Sinan Ateş'le olan husumeti nedeniyle Ankara'ya gitmeleri gerektiği söylediğini ileri sürdüğü ifadesini reddetti ve bunun polislerce yazıldığını iddia etti.

Balkaya, "Emniyet’te bizi çırılçıplak soyup damacana suyla işkencede bulundular. Benim ağzımdan çıkmayan onlarca söz var ifademde. Bana polisler işkence etti Kocaeli’de. Aynı işkence Ankara’da da devam etti. Beni kandırdılar. Yaptıkları iyiliğin altında kalmamak için arkadaşça düşünceyle yardım ettim alacak verecek meselesi için. Ben burada birinin vurulacağını bilmiyordum. Beni buraya kandırarak getirdiler, türlü türlü işlere alet ettiler. Ben suç işlemedim. Benim uyuşturucu kullandığım yazılmış bu tamamen polisin yazdığı bir şey" savunmasını yaptı.

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı! DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı!

Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

10:50'de ara verilen davanın görülmesine devam ediliyor.

Azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep, Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesine ilişkin davada, ‘dosyasını halletmesi’ için Sinan Ateş’e para verdiğini ancak Ateş’in telefonlarına çıkmaması üzerine kendisine saldırı düzenlemeye karar verdiğini öne sürdü. Gazeteci Hilal Köylü, Çep'in savunmasını şöyle aktardı:

DOĞUKAN ÇEP: AYAĞINA SIKMAYA GÖNDERDİM

"Sonra aradım onu. ‘Kardeşim senin dosyanı halledecekler, 1 milyon TL istiyorlar’ dedi. ‘1 milyonu veremem’ deyince ‘200 bin olur’ dedi. Sonra buluştuk, verdim 200 bin lirayı. 2021’de tekrar telefonum çaldı, ‘Kardeşim bir 200 bin daha vermemiz lazım’ dedi. ‘Tamam’ dedim. 3-4 gün sonra beni aradı, ‘Üsküdar’a gelebilir misin’ dedi. Parayı verdim. Havadan sudan konuştuk. Parayı verdim, çıktım, Hayatıma devam ediyordum. 2021 sonu yine aradı, ‘Paranın tamamını vermemiz lazım’ dedi. Bir hafta içinde 250 bin TL ayarladım. ‘Abi olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedim. Sonrasında telefonumu açmamaya başladı. Ben de ‘Ankara’ya gidiyorum, bunu ayaklarından vuracağım’ dedim. Ankara’ya gidiyorum’ dedim. Ölmesini istemezdim. Öldüğü için de üzgünüm. Ayaklarından vurdurmaya gönderdim.

Bu insanlar bu işlere asla girmezler. Ben onların da başlarını yaktım. Suikast yapmaya gelen maske takar, kendini gizlemez. Ayaklarından vurmasını istedim. Nasıl öldü bilmiyorum. Şok oldum.

Suikast diyorlar ama değil. Halk TV, Sözcü TV; hiçbir şehit ailesinin haberini yapmayanlar suikast dedi."

ARA SONRASI ÖZGÜR ÖZEL AÇIKLAMA YAPTI

Duruşmaya verilen ara sonrası Özgür Özel açıklama yaparak, "O cenazeyi orada bırakıp, sis perdesi indirmeye çalışanlar birileri tarafından korunuyor, kollanıyor ama iddianamede adı geçmesi gereken eski milletvekilleri, çeşitli yöneticiler, telefon irtibatına geçen yöneticilerin adı geçmiyor. Kanlı cinayete sessiz kalmayanları temsil ediyoruz bu işe karışan kim varsa çeksin cezasını deseler partilerini de rahatlatacaklar kendilerini de rahatlayacaklar hareketlerini de rahatlatacaklar. Cinayete karışan kim varsa çeksin cezasını deseler ittifaklarını da rahatlatacaklar" ifadelerini kullandı.

Editör: İclal Çiçek