Arabalara olan merakımı bilenler bilir.  Çocukken tel araba yapmakla başladı bendeki aşk. Sonra gerçeğini almak nasip oldu. Sonra diğerleri…
Hatta arabalar üzerine programlar yaptım. Birçok marka ve modeli inceleme fırsatım oldu. 
Biz ülke olarak otomotiv sektöründe baya bir kazıklanıyoruz. Adamlar önce arabayı satıyor sonra da yedek parçaları. Ve bir de ülkemizdeki vergi yükü ve distribütör firmaların komisyonları ve kar payları elenince sıradan bir hortumu korkunç paralara satın alabiliyoruz. 
Mecburuz…
Geçtiğimiz günlerde Alman malı lüks bir arabaya binen arkadaşım anlattı. Küçük bir kaza geçiriyor, aracının farı kırılıyor. Değiştirmeye kalkınca 15 bin TL istiyor servis. Yanlış duymadınız tam 15 bin TL! Bir far için… Arkadaşım nedenini sorunca farın için bir led kart olduğu belirtiliyor. 
Arabanın sadece farı için bir araba parası isteniyor. Peki bu para kime gidiyor? 
Bugüne kadar kime gittiyse ona…
Alman’a…
Fransız’a, Amerikalı’ya, Japon’a, Koreli’ye… 
Bugün, hatta uzun yıllardır ülkemizde en çok satan marka Renault. 
Yani Fransız…
2. İtalyan
3. Alman
4. Amerikan
5. Kore
Haliyle yedek parçayı da onlardan alıyoruz. 
Bundan birkaç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli araba projesini ortaya attığında çok sevinmiş, inşallah gerçekleşir diye de dua etmiştim. Çünkü otomotiv sanayinin bir ülke için ne kadar stratejik bir kalem olduğunu görmek için çok çabalamaya gerek yok diye düşünüyorum. Adamların ürettiği arabalara biniyoruz ve yaşıyoruz tüm aşamaları. 
Tüm sorunları…  
1960’lı yıllarda Devrim arabalarının üretimi engellenmemiş olsaydı bugün ülkemiz çok farklı bir noktadaydı. Otomotiv sektörü ve yedek parçada bu kadar dışa bağımlı değildik, bu kesin. Devrim’in üretimini engelleyip 1 yıl sonra Ford’un fabrikasını kurdurdular. Bugün Devrim yok Ford var! 
Kimin? 
Amerikalının…
Peki bütün bunların bugünkü seçimlerle ne ilgisi var?  
Yerli otomobil ile ilgili çok önemli ve umut veren gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. Devlet bu konuda baya bir mesafe kat etti. Eksikler, hatalar da vardır. Ama bir çaba var. Bu ülke kendi otomobilini üretecek. 
Daha doğrusu üretebilirse… 
CNN Türk'te Seçime Doğru Özel programının konuğu olan CHP’nin Cumhurbaşkanı Muharrem İnce, sürpriz bir çıkışla yerli otomobil projesinin ilkel bir teknoloji olduğunu dile getirdi. 
Ve "BEN DEVAM ETTİRMEM" dedi. 
İnce, "Erdoğan yerli otomobil diyor, ne yerli otomobili? Bu 20 yıl öncesinin projesi." diye de ekledi. 
Projenin zaman kaybı olduğunu düşünüyor Sayın İnce.   
"Siz devam ettirmez misiniz?" sorusuna ise "Hayır ben devam ettirmem, zaman kaybı" şeklinde cevap veriyor Sayın İnce. 
İnce’nin önerisi yazılım yapmak.  
Bir başka konuşmasında ise Belki de "Ben devam ettirmem" düşüncesini biraz daha yumuşatarak, "O otomobilin kaportasını, ben beynini yapmak isityorum. O 30 yıl önceki teknolojiye talip, o koltuk yapmaya ve ben elektrikli otomobile talibim." dedi. 
Eyvallah, yazılım elbette en az otomobil projesi için önemli ancak otomobil neden üretmeyelim, ben anlayamadım.  
Zaten yerli otomobil projesinde elektrikli otomobil planlaması da yer alıyor. Hem otomobil üretsek hem yazılım üzerinde araştırmalar, çalışmalar hatta üretim yapsak olmaz mı mesela? 
Kendi otomobilimizi üretmezsek yabancı markalara binmeye devam edeceğiz. Bu net. 
Yani milli gelirimiz dışarıya aklama devam edecek. 
Eeee….
Olayın siyasi tarafı umurumda değil, siyasiler farklı konuları kendi aralarında tartışacaklar.   Ancak yerli otomobil hakikaten siyasi bir konu değil, milli bir adımdır. Bu adımı durdurmak ülkemiz adına talihsizlik olur. Tıpkı 1960’lı yıllarda Devrim’in üretiminin durdurulması, fabrikasının kapatılması gibi.      
Yerli otomobilimizi üretelim. Ve temennim kim kazanırsa kazansın, bu proje kaybetmesin!