Muradiye Organize Sanayi Bölgesi dendiğinde gelişi güzel yapılmış, altyapısı olmayan bir bölge geliyordu akla. Dün yapılan törende gördük ki bu makus talih değişmiş, değişiyor.
Tören tüm detaylar düşünülerek organize edilmiş. Belli ki işin başındaki kişi hem yaptıklarıyla hem yapacaklarıyla Manisa'ya bir mesaj vermek istiyor. Kendisini anlatma ihtiyacı hissediyor.
Bunu neden mi hissetmiş. Konuşmasındaki bazı satırlar ne kadar dertli olduğunu anlatıyordu.
Ben o konuşmayı dinlerken gayet doğal karşıladım. Çünkü bu şehirde 25 yıldır kimin dedikodu kimin iş ürettiğini herhalde en iyi gözlemleyenlerden ve bunları zaman zaman da yazıya dökenlerden biriyim.
Köşe yazılarımın yer aldığı arşive baktığınızda bu izlerden çok göreceksiniz.
Çünkü ben de dertliyim dedikodu üretenlerden. Bu memlekette maalesef her zaman, her dönemde dürüst insanların değil, çalışan, çalışkan insanların değil, arsızların sesi daha çok çıktı.
Çünkü çalışan insan heybesi dolu olduğu için mütevazı olur. Anlatma gereği duymaz yaptıklarını… Ama boş adam çok konuşur ve bir şey yapmış gibi görünmeye çalışır.
Manisa'nın ve belki de birçok şehrin kaderidir bu.
Birazcık palazlanan birini paçasından tutup aşağı indirmeye çalışırız. Çok yetenekliyiz bu konuda. Çok örnekleri vardır.
Başkalarının zor durumda kalması bizi mutlu ediyor her nedense!
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen arada birisi çıkar iş yapmaya çalışır, üretmeye çalışır, istihdam yaratır. Ve sonuç alır.
Muradiye Organize Sanayi Bölgesi'nin iç bünyesinde çok kısa süre içerisinde inşa edilip satılan ve müthiş gelir elde edilen 150 adet işyerinin açılışında yazmaya değer çok detay vardı.
Hatasıyla sevabıyla, eksisiyle artısıyla ortaya bir iş çıkmış, bir başarı hikayesi yazılmış.
Deriz ya bardağın dolu tarafından bakalım. Ben de projeye, yapılan işe ve bundan sonra yapılacaklara bardağın biraz dolu tarafından bakmak istiyorum.
Eğer varsa bir usulsüzlük vs o zaten benim değil, savcıların, hakimlerin işi. Bir mahkeme kararı çıkarsa hiç tereddüt etmeden yazmak her halukarda görevim.
Biz dönelim bardağın dolu tarafına… Boş tarafıyla yeterince ilgilenen oldu zaten.
Törende konuşmayı yapan kişi, yani Muradiye OSB'deki toplu açılışın öznesindeki şahıs Osman Kıvırcık. 1.5 yıl önce aldığı risk çok büyük bir riskti. OSB'nin kasasında bir buçuk milyon lira gibi bir para varken 200 milyon TL'lik bir işe imza atılıyor yönetimle birlikte. 150 dükkanın yapımı çok kısa sürede tamamlanıyor ve 300 milyon TL gibi bir gelir elde ediliyor.
Kıvırcık’ın törende söylediğine göre bu 300 milyon TL bölgenin altyapısına aktarılıyor.
16 kilometre atık su, 33 kilometre yağmur suyu, 23 kilometre temiz su, 93 kilometre data hattı, çevre düzenlemesi ve asfaltlarıyla birlikte hiçbir altyapısı olmayan bölge adeta sorunlarından arındırılmış bir bölge haline dönüştürülecek. Hedef bu.
Yönetimin bölgedeki villaların bulunduğu yöne doğru da bir projesi var. Özellikle orta ölçekli işletmelere hitap edecek bu bölgede bir de fen lisesi yapılacak.
Uzunburun genişleme alanında ise yeni fabrika alanları yer alacak. Modern bir OSB bölgesi hayal edilmiş.
Benim üstünde durmak istediğim konu şu;
İnanın eleştirmek, tepki göstermek, yermek en kolayıdır. Her konuda bu böyle. Bizim için de en kolaycı gazetecilik yaklaşımıdır. Ama doğru yapılan bir işi anlatmak, çalışana hakkını teslim etmek çok zordur. Marifet iltifata tabidir. Manisa için, ülke için taş üstüne taş koyan şahsiyetlerin de birkaç iyi dünya kelamını hakkettiklerini düşünüyorum.
Dedikodu üretenle iş üreten yönetici arasında bir fark olmalı. En azından benim nazarımda, benim kantarımda bir fark var.
Ben Muradiye OSB’de güzel işler yapıldığına şahit oldum. Bundan sonra da güzel şeyler yapılacağına dair olumlu bir intiba edindim. Manisa’nın en sorunlu sanayi bölgesinin çehresinin hızla değiştiğini, güzelleşirken büyüdüğünü gözlemledim.
Geleceğe dair bir ışık bir umut var Muradiye OSB’de…
Umarım bu projeler gerçekleşir. Umarım hata yapmazlar. Umarım beni ve benim gibi düşünenleri mahcup etmezler, yanıltmazlar. Orada yapılan her olumlu iş, her atılan adım Manisa’nın faydasına değil mi?
O halde neden başarılı olmalarını istemeyelim?
Ya da başarılı olmalarını istemek kadar doğal bir şey var mı?
Hata yapmaları, tökezlemeleri durumunda üzülen mi çok olur sevinen mi takdiri bu yazıyı okuyan siz değerli takipçilerime bırakıyorum.
İş yapan, istihdama kapı açan, projeyi hayal edip sora inşa eden ve açılışını yapan bir yönetimi tebrik etmekten başka ne diyebilirim?
Dedikodu yerine iş üretmektir bu. Ve bazen en güzel cevaptır…