Yıllarca hep imrendik.
Kendi ligimizde her sezona 30 milyon TL ile başlayan rakiplerimizi görünce “bize de bakan bir başkan” yok mu diye…
Gözümüz yollarda kaldı.
Umutsuzluğa kapıldık.
“Amatöre kadar yolumuz var, iflas ettik, kapanıyoruz” haberleriyle ülke gündemine düştük.
Makukula haberleriyle ülkede alay konusu olduk.
Hep düşündük, böylesine imkanları olan bir şehrin marka değerinin kısmeti bu kadar mı kapanır diye…
Bu camia çok acılar çekti.
Bu armaya gönül verenler, sefadan çok cefa çekti.
Vestel döneminden bu yana yaşanan inişler, Hasgör dönemindeki Play-Off finaliyle yeniden yükselişe geçecekti ki kahrolası o finalde yaşananları hepimiz gördük. Futbol da Altınordu hariç neredeyse tüm kulüpler, siyasetin bakış açısıyla şekilleniyor.
Türk futbolunun yapısı bu.
Bunun nedenlerini daha önce yazmıştım.
Tekrar altını çiziyorum.
Doğru ve güvenilir bir yönetime siyaset de destek vermek için can atar.
Bakın Makukula örneği.
Bir yönetim düşünün ki maddi gücü olmasa da Manisaspor’un amatöre düşmemesi için elini taşın altına koyuyor ve kendi ceplerinden krediler çekerek, ordan burdan para toplayarak, 60 bin euroyu bulup, küme düşmeyi son anda engelliyor.
Bir yönetim düşünün ki el açıp dilenmekten çok, kendi imkanlarıyla bir şeyler yaparak, kapı kapı dolaşıp kombine satarak, camiayı yeniden ayağa kaldırmak için elinden geleni yapıyor.
Bir kulüp başkanı düşünün ki Manisaspor menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutuyor.
İyi niyet ve samimiyet gibisi yoktur. Kaplumbağa-tavşan hikayesinde olduğu gibi iyi niyetli, samimi ve azimli olanlar, ellerinde kısıtlı imkanlar olsa dahi hedefe ilk ulaşan olur.
Hikayenin sonunda muhakkak kazanan olur.
Manisaspor’un, devlet destekli Fenerbahçe gibi 3,5 milyar TL borcu yok.
Manisaspor’un, devlet destekli Galatasaray gibi 2,8 milyar TL borcu yok.
Manisaspor’un, devlet destekli Beşiktaş gibi 2,1 milyar TL borcu yok.
Manisaspor’un, devlet destekli Trabzonspor gibi 1,1 milyar TL borcu yok.
Manisaspor’un, en zor zamanda devlet desteği alan Eskişehirspor gibi 130 milyon TL borcu da yok.
Manisaspor’un sadece ve sadece 50 milyon TL borcu var.
Bu borcun sadece 20 milyon TL’si FIFA’lık.
Bunlar da uzun vadede yapılandırıldığı zaman ufak rakamlara bitirebilecek bir borç.
Burada önemli olan az ama düzenli ödemeler yapmaktır.
Manisa gibi büyük paraların döndüğü sanayi şehrinde 50 milyon TL’den korkulmaz.
Korkulmamalı!
Konuyu dağıtmadan devam edeyim.
Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün Manisaspor’a olan bakışını son yazımda dile getirmiş, Manisaspor’un artık tamamen AK Parti organizasyonunda ayağa kalkmasından başka bir çare olmadığını, bu ayağa kaldırma operasyonunda da Manisa’nın Hacı Abi’si Murat Baybatur’un liderlik edebileceğinin altını çizmiştim.
Yazımın üzerinden çok geçmeden, Manisaspor’un umudu olan Hacı Abi, devreye girerek, Manisasporluların sesine kulak verdi ve atağını yaptı.
Ben kendi menfaatim için Hacı Abi’ye seslenmedim. Ben tüm Manisaspor’a gönül vermiş taraftarlar ile Manisa’da yaşayan Manisaspor ile ilgilisi geçmişte olup da bu kulübün kötü yönetilmesinden ötürü küskünlük yaşayan Manisalılar için seslendim.
Sağ olsun.
Hacı Abi bizleri kırmadı.
Üzerine düşeni yaptı.
Manisalı Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile görüştü.
Manisaspor Başkanı Bülent Baygeldi ile Manisaspor’un dirilişinin ilk somut adımlarını atmış oldu.
Birlikte verdikleri fotoğraf, inanın, tüm Manisasporluların gözünde dünyanın en güzel fotoğrafıdır.
Ben inanıyorum, bundan sonrası için de daha güzel fotoğraflar olacak.
Zaten bu fotoğrafı veriyorsanız ‘her şey güzel olacak’ demektir.
Bakan Kasapoğlu, kalbi Manisaspor için atan bir bakandır.
Spor Toto Teşkilat Başkanlığı döneminde Manisaspor’a neler kattıklarını bizzat biliyorum. Manisa şehrinin son derece ilgisiz olduğu bir ortamda, çok önemli destekler verirken, maçlarımıza geldi.
Deplasmanda 5-1’lik Eskişehirspor galibiyetinde tribündeydi.
Bu fırsatı iyi değerlendirelim.
‘Küme düşer miyiz?’ diye kara kara düşünürken,
Şampiyonluğun en önemli favorilerinden olduk.
Zaten Manisaspor’un forması, bu ligdeki rakiplerin çoğunu yenmeye yetecektir.
Yeter ki bakanımızın da dediği gibi birlik olalım.
O fotoğraf bana çok umut verdi.
Manisaspor’un ne kadar büyük bir camia olduğunu bir kez daha ispatlayan bir fotoğraftı.
Bu camia yapılanları unutmaz.
Konsensüs sürecinin üzerine beton dökelim.
Biz şimdi bakalım diriliş sürecine.
Büyükşehir seçimlerine kadar Manisaspor’a verilen desteklerin karşılığı muhakkak alınır.
Satılan kombine sayısı, transferler daha yapılmadan bu ölü dönemde bile şimdiden 3 bini buldu.
Yapılacak iddialı transferlerle bu rakam, çok daha yukarılara çıkacaktır ki bu sene en az 15 transfer yapmak gerekiyor.
Passolig derdi yok.
Kağıt biletle birlikte,
Manisaspor, bu sene en az 4-5 bin taraftara oynayacaktır.
İddialı maçlarda bu 10 bini bulacaktır.
Manisasporlu, Manisaspor’a destek olanları da köstek olanları unutmaz.
Bu saatten sonra yapılacak iş,
Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sait Türek’i de bu fotoğrafa dahil etmektir.
Eğer İzmir takımlarına sponsorluk desteği veren Türek de gerekeni yaparsa Manisaspor’u bu ligde tutmak zor olur.
Eveet sevgili okuyucularım;
Artık orta sahada top dolaştırma, yana geriye oynama, topa girmeme devri bitti.
Artık golleri peş peşe sıralama vakti geldi.
Vakit,
Gözbebeğimiz Manisaspor’un diriliş vakti!