Gittikçe daha da kapitalistleşen bir dünyamız var. Bir numaralı gündem maddemiz para. Bütün ilişkilerimiz para ve materyaller üzerinden devam ediyor.
“İyi insan” olmanın artık bir önemi yok. Paran, malın mülkün varsa hakketmediğin kadar saygı görüyorsun.
Parası olmayanın ne saygınlığı var ne de toplumsal statüsü.
İlişkilerde belki de en önemli insani özellik olan samimiyeti unuttuk.
Her işin başı para çünkü.
Oysa bu sadece yalancı bir mutluluktur. Geçicidir…
Çünkü insanın midesi parayla doyar belki ama ruhu asla…
Kapitalist sistem parası olan yüceltiyor olmayanı ise adeta ezip geçiyor.
İşte o ezilen, ezilirken bile ayakta kalmaya çalışan bir insan profiline denk geldim. Üstelik balkonumda oturmuş çayımı yudumlarken…
Anlıktı…
Sadece 1-2 dakikalık bir süreç. Motosikletinin arkasına kasalı bir araba bağlamış, çöpe yanaşmış, dönüşüme uygun çöpleri bulmaya çalışan bir baba... Ve yanında 4-5 yaşlarındaki minik kızı…
Muhtemelen babası çöp toplamak için evden çıkarken minik kız da bacağına sarılmış, “Ne olur beni de götür” diye sızlanınca babası dayanamayıp almış yanına. Hangi baba dayanır buna.
Hele kız çocuğuysa…
Birlikte Manisa’nın cadde ve sokaklarındaki çöp konteynırlarına tek tek uğruyorlardı.
Ve bana denk geldikleri yer 2.Anafartalar Mahallesinde bir çöp konteynırı.
Baba ekmeğini çöpten çıkarmaya çalışıyordu.
Minik kız mı?
Onu izlerken yüreğim burkuldu. Belki de oracıkta, çöpün yanına konmuş bir bisiklet bulmuştu. Bir de oyuncak. 1-2 dakikalık süre içinde babası çöp konteynırından diğer işe yarar atıkları çıkarmaya çalışırken minik kız ise tüm masumiyetiyle bisikleti sürmeye çalışıyordu.
Artık bir bisikleti vardı.
Babası hızla işe yarar atıkları motosikletin arkasındaki kasalı arabaya atıverdi. Kızı ise hala bisikleti ve oyuncağıyla oyalanıyordu.
Ve çok mutluydu…
Zaman dardı. Daha uğrayacak çok çöp konteynırı vardı. Baba bisikleti ve oyuncağı da kasalı arabadaki çöplerin üzerine yerleştirdi.
Sonra birlikte motosiklete bindiler. Minik kız babasına arkasından sıkıca sarıldı.
Ve ben bir yandan fotoğraf çekerken bir yandan da darmadağın olmuş bir şekilde bu görüntüyü izliyordum.
O an seslendim ama bir türlü sesimi duymadılar. O minik kıza daha güzel bir bisiklet hediye etmeliydim diye düşündüm.
Ve baba-kız hızla uzaklaştı…
Bir babanın ancak bu kadar büyük bir yüreği olur. Bir yandan ekmeğini kazanırken bir yandan da kızını mutlu etmek için çırpınıyordu.
Bunca kısa yoldan para kazanmak için her türlü fırıldaklığı, dalkavukluğu yapan, dolandırıcı, dilenci ve sahtekarın dolaştığı sokaklarda sen ne şerefli bir şey yapıyorsun biliyor musun?
Ve bu yazıyı ola ki okursan bana ulaş. O dünyalar güzeli minik kızımızı bir nebze de olsa ben sevindireyim…